Home   Revelation   Muhammad   Islam   Government   Trinity   Gospel   Scripture   Urdu   Audio   Resources   Arabic   Farsi   Русский   German   Chinese
  News   Terrorism   الحيـاة الأفضـل   Qur'an   الطريق إلى الجنة   Jesus   Books   Sacrifice    

Hadith

 

Search

  عربى   فارسى   Türkçe   Español  

Maps

 

Doğruluk Yolu (The Way of Righteousness)

Ders 9

Harika Vaat

The Wonderful Promise

Yaratılış 3

Dinleyici dostlarımız, size esenlik diliyoruz.

Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmasını isteyen esenlik Rabbi, Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu programınızı sunmak üzere sizler ile tekrar beraber olabildiğimiz için mutluyuz.

Son programımızda Adem ve Havva’nın, Tanrı’nın yasaklamış olduğu ağacın meyvesinden yiyerek Tanrı’nın yolundan nasıl ayrıldıklarını gördük. Böylece, Tanrı’nın Kendi benzeyişinde yarattığı insan Tanrı’nın düşmanı Şeytan’ı izlemeyi seçti. Adem ve Havva günah işlemeden önce Tanrı’nın bahçeye onlar ile yürüyüş yapmak için her gelişinde çok sevinirlerdi. Ama şimdi, Tanrı’nın sesini duydukları zaman korktular, utandılar ve O’ndan kaçmak için bahçenin ağaçları arasına saklanmaya çalıştılar. Ama Tanrı Adem ve Havva’nın peşlerinden gitti, onlar ile konuştu ve onlara işledikleri günahın dünyaya neler getireceğini bildirdi: zahmet ve acı, dikenler ve çalılar, hastalık ve ölüm.

O günden bu güne tüm bunların bir sonucu olarak ölümün gölgesi, Adem’in soyu üzerinde asılı durur. Adem’in tüm çocuklarına günah içinde gebe kalındı ve hepsi de kötü bir doğa ile dünyaya geldiler. Hoşumuza gitse de gitmese de, hepimiz ilk atamız Adem’in karakterine ortak oluruz. “Bir sıçan yalnızca yeri kazan bir başka sıçan doğurabilir.” Adem’in günahından dolayı hepimiz doğuştan günahkarlarız. Gerçekten de, “Bir salgın hastalık, o hastalığın ilk ortaya çıktığı kişi ile sınırlı kalmaz.” (Wolof atasözleri) Ve Adem’in günahı onu Tanrı’dan nasıl ayırdıysa, aynı şekilde bizim günahımız da bizi Tanrı’dan ayırdı. Kutsal Yazılar şöyle der:

“Günah bir insan aracılığı ile, ölüm de günah aracılığı ile dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi. (Romalılar 5:12) “Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı.” (Romalılar 3:23) “Ama suçlarınız sizi Tanrınızdan ayırdı; günahlarınız yüzünden O’nun yüzünü göremez oldunuz.” (Yeşaya 59:2)

Bu mesajı işitmek hoş değildir, ama gerçek böyledir. “Gerçek, acı bir biberdir.” (Wolof atasözü; Türkçe karşılığı: “Doğru söz, acıdır.”)

Böylece Adem’in tek bir günahının insan soyunun tamamını Tanrı’dan nasıl ayırdığını gördük. Adem’in Tanrı’ya itaatsizlik ettiği gün, Adem (ve dünyaya gelecek olan tüm insan soyu) ışık krallığından ayrıldı ve karanlık krallığına girdi. Artık Tanrı’nın Krallığında hiç bir payları kalmamıştı. İşledikleri günah nedeni ile kendilerini tutsağı ve kölesi olarak almış olan Şeytan’ın payına ortak oldular. Artık bu yaşamda, günaha ve ölüm korkusuna tutsaklığın dışında – ve öbür dünyada sonsuz ateşin içinde sonsuz cezanın dışında ümit edecekleri hiç bir şeyleri kalmamıştı!

Eğer Kutsal Yazılar burada sona erselerdi, yapabileceğimiz tek şey kitabı kapatmak ve denizin ortasında kurtarılma umudunu yitirmiş biri gibi acı acı ağlamak olurdu. Eğer Tanrı, Adem’in çocuklarını kurtarmak için bir kurtuluş yolu açmamış olsaydı, hepimiz sonsuza kadar mahvolacaktık! Ama Tanrımız Rabbe övgüler olsun ki, Peygamberlerin Yazıları Adem’in günahının öyküsü ile sona ermez. Merhameti sonsuz olan Tanrı, Adem’in çocukları için bir kurtuluş kapısı açmıştır! Bu nedenle Tanrı Sözü şöyle der:

“Günahın çoğaldığı yerde Tanrı’nın lütfu daha da çoğaldı.” (Romalılar 5:20)  “Korkmayın, çünkü size bütün halkı çok sevindirecek bir haber müjdeliyorum.” (Luka 2:10) “Çünkü Tanrı’nın bütün insanlara kurtuluş sağlayan lütfu ortaya çıkmıştır.” (Titus 2:11)

Daha önce öğrenmiş olduğumuz gibi Tanrı kutsaldır ve bu nedenle günahkarları yargılamak zorundadır. Tanrı adildir ve günahı “unutamaz.” Her günahı cezalandırması gerekir. G��������������������nahın cezası, ölüm ve Tanrı’dan sonsuz ayrılıktır. Tanrı hiç bir zaman değişmez ve günahın cezası da hiç bir zaman değişmez. Ama biz yine de bugün Kutsal Yazılarda Kutsal Olan Tanrı’nın günahkarları günahın cezasından kurtarmak için nasıl bir plan tasarladığını (dokuduğunu) okumaya başlayacağız. Böylece, Tanrı’nın yalnızca Kutsal Olan değil, aynı zamanda Merhametli Olan da olduğunu öğreneceğiz! Yargıcımız Tanrı, Kurtarıcımız olmak istiyor!

Bugün Adem ve Havva’nın günah işledikleri gün, Tanrı’nın günahkarları kurtarmak için yaptığı harika Planını bildirmeye nasıl başladığını göreceğiz. Şimdi Tanrı’nın İyi Haberi ile ilgili bilgi alabilmek için Tevrat’taki yaratılış kitabını okumaya devam edelim. Üçüncü bölümün 15.ayetini okuyoruz: Tanrı, yılanın içinde bulunan Şeytan’a şöyle dedi, “senin ile kadını, onun soyu ile senin soyunu birbirinize düşman edeceğim Onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın.”

Bu anlaşılması zor ayet, Tanrı’nın peygamberlerinin daha sonra ayrıntılı olarak açıklayacakları pek çok derin ve önemli gerçeği içerir. Bu ayetin içeriği şu şekilde özetlenebilir: Tanrı dünyaya Adem’in çocuklarını Şeytan’ın egemenliğinden kurtaracak olan bir Kurtarıcı gönderme planını duyurmaya başlıyordu. Bu ayet, kutsal Kurtarıcı’nın (ya da Aracı) gelişinden söz eden ilk ayettir. Bu ayette yer alan, Tanrı’nın göndermeyi vaat ettiği Kurtarıcı ile ilgili dört gerçek üzerinde düşünelim.

  1. Birinci gerçek şudur: Tanrı, bu Kurtarıcının yalnızca, bakire olan bir kadından nasıl doğacağını ilan ediyordu. Hepimizin bir erkek ve bir kadından oluşan anne-babaları vardır. Ama gelecek olan Kurtarıcı Tanrı’nın gücü aracılığı ile yalnızca bir kadından doğacaktı. Yersel bir babası olmayacaktı. Dünyanın Kurtarıcısı Adem’den gelemezdi, çünkü Adem’in tüm soyu günah ile lekelenmişti. Günahkarların Kurtarıcısının günahsız olması gerekiyordu. O, göklerden, Tanrı’dan gelmeliydi. Bu nedenle, bu ayetten öğrenebileceğimiz ilk şey şudur: Tanrı, bir erkeğin değil bir kadının soyundan gelecek olan kutsal bir Kurtarıcı vaat etti.
  2. Adem ve Havva’nın günah işlediği gün, Tanrı’nın ilan ettiği bir başka şey daha vardı. Tanrı, vaat edilen Kurtarıcı ile ilgili Şeytan’a şöyle dedi: “sen onun topuğuna saldıracaksın.”  Tanrı, böylece göklerden göndereceği Kurtarıcıya Şeytan’ın nasıl işkence edeceğini ilan etmeye başladı. Gelecek derslerde, peygamberlerin  Şeytan’ın Kurtarıcıya zulüm ve işkence etmesi ve O’nu öldürmesi için insanları tahrik edeceğini nasıl önceden bildirdiklerini göreceğiz. Kurban edilecek olan bir Kurtarıcı Tanrı’nın planının bir parçası olacaktı. Dünyanın Kurtarıcısının bizi Tanrı’ya geri götürmek için günah uğruna bir kurban olarak ölmesi gerekecekti; Doğru Olan, doğru olmayan bizlerin uğruna ölecekti.Günahın cezası olan ölümü tadacak ve Yaşamını kendi isteği ile verecekti.
  3. Kurtarıcı ile ilgili üçüncü gerçek, Tanrı’nın yılanın içindeki Şeytan’a,” onun (Kurtarıcının), onun (Şeytan’ın) başını ezeceğini” söylemesiydi. Bu, Şeytan için kötü haberdi, ama Şeytan’ın, günahın ve cehennemin gücünden kurtarılmayı isteyen herkes için iyi haberdi. Böylece Tanrı, Kurtarıcının sonunda şeytanı yeneceğini ve günahın köleleri haline gelmiş olan Adem’in çocuklarını özgür kılacağını ilan etmeye başladı.
  4. Sonunda, Tanrı dünyada iki grup insanın var olacağını bildirmeye başladı: Şeytan’ın halkı ve Tanrı’nın halkı. Tanrı’nın Sözü’ne inanmayı reddeden kişiler, Şeytan’ın halkı olacaklardı. Tanrı’nın Sözü’ne inanan ve vaat edilen Kurtarıcıya iman eden kişiler ise Tanrı’nın halkı olacaklardı. (Yuhanna 1:9-13)

Böylece, Adem ve Havva’nın günah işlediği gün, Tanrı, günahkarları kurtarmak için yaptığı harika planını ilan etmeye başladı. Gelecek programlarda, Tanrı’nın tüm peygamberlerinin günahkarları Şeytan’ın elinden kurtaracak bir kutsal Kurtarıcının geleceğini nasıl duyurduklarını birer birer göreceğiz. Eğer şimdi öğrettiğimiz konu zihninizde henüz tam olarak netleşmediyse, kaygıya kapılmayın, çünkü kronolojik çalışmamızda ilerledikçe, her şey netleşecek. Şu Wolof atasözünü hatırlayın: “ Su kovası, kuyu başında gayret ile bekleyen kişiyi bulacaktır.” Tanrı Sözü’nün “kuyu” başında bekliyor musunuz? İyi! Tanrı şöyle der: “Gümüş ararcasına onu ararsan, onu ararsan define arar gibi..o zaman Tanrı’yı yakından tanırsın.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 2:4,5)

O zaman şimdi Tevrat’ın ilk kitabının üçüncü bölümünü okumayı bitirelim. Kutsal Yazılar şöyle der:

“Rab Tanrı Adem ile karısı için deriden giysiler yaptı. Onları giydirdi. Sonra, ‘Adem iyi ile kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu’ dedi. ‘Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli. ‘ Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem’i Aden bahçesinden çıkardı. Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.” (Yaratılış 3:21-24)

Üçüncü bölüm burada sona erer. Bugünkü programa son vermeden önce, bu ayetlerde yer alan bazı önemli gerçekler üzerinde düşünelim.

Kutsal Yazılar şöyle der: “RAB Tanrı Adem ile karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi.” Adem ve Havva’nın, iyilik ile kötülüğü bilme ağacından yedikten sonra ne yaptıklarını hatırlıyor musunuz? İncir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar ve Tanrı’nın önünde duydukları utançtan gizlenmek için bu önlükleri bellerinin etrafına sardılar. Tanrı, onların kendileri için yapraklardan yapmış oldukları giysileri kabul etti mi? Hayır, kabul etmedi. Tanrı, onların kendileri için yapmış oldukları giysileri neden kabul etmedi? Çünkü Tanrı Adem ve Havva’ya O’nun mükemmel olduğunu ve insanın mükemmel olmayan işlerini kabul edemeyeceğini öğretmek istedi. Kutsal Yazılar bu konu hakkında şöyle der: “Hepimiz murdar olanlara benzedik, bütün doğru işlerimiz kirli adet bezi gibi. (Yeşaya 64:6)İnsanın Tanrı’nın önündeki günahlarını örtmek için yapabileceği hiç bir şey yoktur.

Ama her şeye rağmen Tanrı insan için bir şey yaptı. Tanrı bir kaç hayvan öldürdü, derilerini yüzdü ve Adem ve Havva için deriden giysiler yaptı. Evet, ilk hayvan kurban Tanrı tarafından kesildi. Tanrı’nın öldürmüş olduğu hayvanların akan kanlarını izleyen Adem ve Havva, bu görüntü yüzünden şok geçirmiş olmalılar! Tanrı, hayvanların dökülen kanı aracılığı ile Adem ve Havva’ya “günahın ücretinin ölüm olduğunu” (Romalılar 6:23) ve kan dökülmeksizin, günah bağışlaması olmayacağını” (İbraniler 9:22) öğretmek istedi. Bugün bu konuyu ayrıntılı olarak anlatamayız, ama ancak Tanrı’nın temel bağışlama yasasının belirttiği şu ifadeye değinebiliriz: “Kan dökülmeksizin günah bağışlaması olmaz.”  Günahın cezasının ödenmesi gerekir. Günahın cezası ölümdür. Tanrı ancak cezaları ödenmiş günahları bağışlayabilir. Saf ve masum bir kurban, suçlu günahkarın yerine geçerek ölmek zorundadır. Tanrı ancak bu şekilde adaletinden ödün vermeksizin (Wolof dilindeki birebir anlamı: ve hala adil kalarak), günah işleyen insanları bağışlayabilir.

Tanrı böylece günahın cezasının ölüm olduğunu günahkarlara hatırlatmak için hayvan kurbanları ön gördü. Hayvan kurbanı, günaha karşılık bir ödeme olarak Kanını dökmek için dünyaya gelecek olan kutsal Kurtarıcıyı sembolize ediyordu. Birazdan bu konu hakkında daha fazla bilgi edineceğiz. Ama yine de bugün için Tanrı’nın Adem ve Havva’nın utancını örtmek için hayvanların kanını döktüğünü hatırlayalım.

Tanrı bunu yaptıktan sonra, Adem ve Havva’yı Aden’deki Cennet Bahçesinden kovdu. Yaşam ağacına giden yolu denetlemek için Aden bahçesinin doğusuna her yana dönen alevli bir kılıç tutan bir melek koydu. Adem ve Havva Tanrı’nın yasaklamış olduğu meyveyi yedikleri zaman, ölüme giden yolu seçmişlerdi. Bundan dolayı harika Cennet Bahçesinin bereketlerinden artık zevk alamazlardı. Tanrı’nın Lüsifer’i, yani Şeytan’ı günah nedeni ile Huzurundan nasıl kovduğunu daha önce görmüştük. Ve şimdi Tanrı’nın işledikleri günah nedeni ile Adem ve Havva’yı kovduğunu görüyoruz. Tanrı Kutsal Olan’dır ve kutsal olmayan her şeyi cezalandırmak zorundadır.

İşte bundan dolayı sevgili dostlarımız, aklımızda şu iki şeyi tutalım: Birincisi, Tanrı Adil Olan’dır. Günahı hoş göremez. Adem ve Havva’yı yargılamasının ve onları bahçeden kovmasının nedeni budur. İkincisi, Tanrı Merhametli Olan’dır. Adem ve Havva Tanrı’nın merhametini hak etmediler. Hak ettikleri, Tanrı’nın yargısıydı. Ancak Tanrı her şeye rağmen insanların mahvolmasını istemez. Günahkarları, Şeytan’ın krallığının karanlığından kurtarabilecek ve onları Tanrı’nın Krallığı’nın ışığına ve görkemine aktarabilecek bir Kurtarıcı vaat etmesinin nedeni buydu.

Aldatılmayın: Tanrı’nın merhameti Tanrı’nın adaleti ile hiç bir zaman çelişemez. Tanrı’nın bu iki özelliği birlikte işlemek zorundadırlar. Gelecek derslerde, Tanrı’nın günahkarlara, adaleti ile çelişmeksizin nasıl merhamet gösterebileceğini daha net bir şekilde göreceğiz.

Dinleyici dostlarımız, Doğruluk Yolu programınızı dinlediniz. Sizlere, Adem ve Havva’nın Tanrı’nın yolundan saptıkları gün, Tanrı’nın verdiği harika vaat hakkında konuştuk. Tanrı’nın, sizi günahlarınızdan kurtarmak için göndermiş olduğu Kurtarıcı hakkındaki harika vaadini tam olarak anlayıncaya kadar bu programları dinlemeye devam edeceğinizi umuyoruz.

Dinlediğiniz için teşekkürler. Adem ve Havva’nın Habil ve Kayin adlarındaki iki oğlu ile ilgili bazı önemli konuları öğrenmek için sizi bir sonraki programımızda bizlere katılmaya davet ediyoruz.

Kutsal Yazılarda bildirilenler üzerinde düşünürken Tanrı sizleri bereketlesin:

“Günahın çoğaldığı yerde, Tanrı’nın lütfu daha da çoğaldı.” (Romalılar 5:20)

Yukarı (Top)