Home   Revelation   Muhammad   Islam   Government   Trinity   Gospel   Scripture   Urdu   Audio   Resources   Arabic   Farsi   Русский   German   Chinese
  News   Terrorism   الحيـاة الأفضـل   Qur'an   الطريق إلى الجنة   Jesus   Books   Sacrifice    

Hadith

 

Search

  عربى   فارسى   Türkçe   Español  

Maps

 

Doğruluk Yolu (The Way of Righteousness)

Ders 45

Hakimler ve Rut

Judges and Ruth

Hakimler & Rut

Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.

Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar esenlik içinde yaşamasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.

Bugün, programımızın son yarısında, Kutsal Yazılarda kayıtlı olan dokunaklı bir “aşk öyküsüne” bakmayı planlıyoruz – bu nedenle bizden ayrılmayın! Son programımızda Musa’nın kulu Yeşu’nun, İsraillileri nasıl Kenan ülkesine götürdüğünü gördük. Tanrı’nın düşmanlarını dağıtmak ve uzun zaman önce ataları İbrahim’e vaat etmiş olduğu gibi onları bolluk ülkesi Kenan’a götürmek için nasıl Yeşu’nun ve İsraillilerin önünden gittiğini gördük. Bugün Yeşu kitabını izleyen iki kutsal kitaba bakmak istiyoruz. Bu iki kitabın adları Hakimler ve Rut. Bu iki kitap bize Peygamber Yeşu ve Peygamber Davud arasında geçen zaman dönemi arasında neler olduğunu gösterirler.

Hakimler kitabını okumaya başlamadan önce Yeşu’nun ölmeden önce İsraillilere emanet etmiş olduğu mesajı okumamız gerekiyor. Yeşu kitabının son bölümünde, İsrailli tüm önderler ile bir araya geldi ve onları şu konularda hem uyardı, hem de teşvik etti: Onları Mısır’dan kurtaran ve şimdi içinde yaşadıkları güzel ülkeyi veren Tanrıları Rabbi sevmeleri ve O’na itaat etmeleri. Yeşu son konuşmasında onlara şunları söyledi:

“İçinizden Rabbe kulluk etmek gelmiyorsa, atalarınızın Fırat Irmağının ötesinde kulluk ettikleri ilahlara mı yoksa topraklarında yaşadığınız Amorluların ilahlarına mı kulluk edeceksiniz? Kime kulluk edeceğinize bugün karar verin. Ben ve ev halkım Rabbe kulluk edeceğiz. Sonra İsrail halkı Yeşu’ya şu sözler ile karşılık verdi: “Biz de O’na kulluk edeceğiz. Çünkü Tanrımız O’dur.” (Yeşu 24:15, 18)

Şimdi daha sonra olanlara bakalım. Hakimler kitabının ikinci bölümünde Kutsal Yazılarda şöyle yazar:

(Hakimler 2)7 Yeşu yaşadıkça ve Rabbin İsrail için yaptığı büyük işleri görmüş olup Yeşu’dan sonra sağ kalan ileri gelenler durdukça halk Rabbe kulluk etti. 8Rabbin kulu Nun oğlu Yeşu yüz on yaşında öldü. 9Onu Efrayim’in dağlık bölgesindeki Gaaş Dağı’nın kuzeyine, kendi mülkünün sınırları içinde kalan Timnat-Heres’e gömdüler. 10Bu kuşaktan olanların hepsi ölüp atalarına kavuştuktan sonra, Rabbi tanımayan ve O’nun İsrail için yaptıklarını bilmeyen yeni bir kuşak yetişti. 11İsrailliler Rabbin gözünde kötü olanı yaptılar. Baallar’a taptılar. 12Kendilerini Mısır’dan çıkaran atalarının Tanrısı Rabbi terk ettiler. Çevrelerinde yaşayan ulusların değişik ilahlarına bağlanıp onlara taparak Rabbi öfkelendirdiler. 13Çünkü Rabbi terk edip Baal’a ve Aştoretler’e taptılar.

Böylece, İsrailliler Tanrıları Rabbi unuttular, O’na sırtlarını çevirdiler ve çevrelerindeki ulusların dinlerini izlemeye başladılar. Ama bu uluslar gerçek Tanrı’yı tanımıyorlardı ve O’nun Sözü’ne sahip değillerdi. Baal’a taptılar. Baal, Kenan halkının Tanrı olduğunu ileri sürdüğü bir puttu. Kendilerine Baal’ı temsil eden putlar yaptılar ve onlara taptılar. Baal’a övgü sunan uluslar Tanrı’ya tapındıklarını düşündüler. Ama aslında, kendi arzularına ve Şeytan’a tapıyorlardı; ama bunun farkında değillerdi, çünkü Şeytan onları aldatmıştı. Şeytan aynı zamanda pek çok İsrailliyi de aldattı; ve bu nedenle İsraillilerin çoğu Rab Tanrı’ya sırt çevirdi ve çevrelerindeki ulusların yaptığı gibi Baal’a tapmaya başladılar.

Böylece, İsraillilerin çoğunun Tanrı’nın ön gördüğü, Musa’nın Yasası’nın ve günahı örtmek için sunakta sunulan hayvan kurban yoluna nasıl sırt çevirdiklerini görürüz. Tanrı’nın doğruluk yolunu izlemek yerine, Baal dininin yolu olan sahte bir yol izlediler. Tanrı’nın, Sina Dağı’nda Musa ile konuştuğu On Buyruğun birincisi olan buyruk şöyle der:

“Benden başka tanrın olmayacak. Çünkü ben Tanrın Rab kıskanç bir Tanrı’yım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım. Ama beni seven, buyruklarıma uyan binlerce kuşağa sevgi gösteririm.”  (Mısır’dan Çıkış 20:3, 5, 6)

Ama İsraillilerin çoğu Rab Tanrı’yı onurlandırmadığı için Tanrı onları cezalandırdı.

Hakimler kitabının ikinci bölümünde devam ediyoruz ve Kutsal Yazılar şöyle diyor:

(Hakimler 2) 11Sonra İsrailliler Rabbin gözünde kötü olanı yaptılar. 14Bunun üzerine Rab İsrail’e öfkelendi. Onları, her şeylerini alan yağmacıların eline teslim etti; artık karşı koyamadıkları çevredeki düşmanlarının kölesi yaptı. 15Rab söylediği ve ant içtiği gibi, onlara karşı olduğundan, savaşa her gittiklerinde yenilgiye uğradılar. Büyük sıkıntı içindeydiler.

Böylece, Hakimler kitabı İsraillilerin nasıl defalarca yüreklerini sertleştirdiklerini ve Rabbe sırt çevirdiklerini anlatır. Tanrı bundan dolayı onları cezalandırmak için kendilerini zaman zaman düşmanlarının eline teslim etti, öyle ki günahlarını kabul etsinler ve tövbe ederek mahvolmaktan kurtulsunlar. Her seferinde, İsrailliler gerçekten tövbe ettikleri zaman, Tanrı onları düşmanlarından kurtarmak için aralarından önderler (hakimler) çıkardı. Size bu kahramanların öykülerinden ayrıntılı olarak söz etmek isterdik, örneğin, yalnızca üç yüz adam ile büyük ve güçlü bir orduyu yenilgiye uğratan Gideon ya da tek başına bin askerin hakkından gelen Şimşon…ancak zamanımız ne yazık ki buna elvermiyor. Belki onların Hakimler kitabındaki büyüleyici öykülerini siz kendiniz okumak isteyebilirsiniz.

Özetleyecek olursak, Hakimler kitabı bize, İsraillilerin Tanrı’dan ve Tanrı’nın Sözü’nden ayrıldıkları her seferinde, günahlarından tövbe ederek O’na dönebilmeleri için Rabbin onları cezalandırdığını gösterir. Tövbe ettikleri zaman, Tanrı onları düşmanlarından kurtarmak için bir önder sağlıyordu. Hakimler kitabının özeti kısaca budur.

Evet, İsrailliler Tanrı’ya karşı defalarca günah işlediler. Ama onların sadakatsizlikleri Tanrı’nın sadakatine engel oldu mu? Asla, hiç bir zaman engel olmadı! Tanrı’nın günah işleyen her bireyi cezalandırdığı doğrudur, ama Tanrı İsrail ulusunu bir bütün olarak korudu, çünkü uzun zaman önce söylediği şu sözler ile İbrahim’e verdiği vaadi unutamadı: “Yeryüzünün tüm halkları senin soyun aracılığı ile kutsanacak.” Tanrı, İbrahim’in soyundan dünyanın Kurtarıcısını yeryüzüne getirecek olan bir ulusun soyunu oluşturmayı planladı. Tanrı’nın harika tasarısına hiç bir şey engel olamazdı: ne İsraillilerin günahı, ne Firavun, ne Mısır halkı, ne Kenan ülkesinin insanları, ne Baal gibi sahte bir din ne de Şeytan’ın kendisi. Tanrı’nın, İsrail ulusu aracılığı ile dünyanın Kurtarıcısını yeryüzüne göndermek için yaptığı planı hiç bir şey engelleyemezdi!

Şimdi Hakimler kitabını izleyen kısa kitaba bakmamız gerekiyor: Rut kitabı. Bu kitapta harika bir öykü anlatılır. Bu öykü, kötü kokan bir çöp kutusunun içinde büyüyen güzel bir çiçeğin öyküsüne benzer. Çünkü çarpık ve sapmış bir kuşağın ortasında Tanrı’yı seven bir kadının öyküsünü anlatır.

Bugün size Rut kitabının tamamını okuyamayız, ama bu kitabı sizin için özetleyebiliriz. Öncelikle bilmeniz gereken, Rut’un bir dul olduğu ve İsrail ulusuna ait biri olmadığıdır. Rut, Moav halkındandı ve İsrail ülkesinin güneyinde bulunan Moav ülkesinde yaşadı. Aynı zamanda bilmeniz gereken bir şey daha var, o da Moav halkının putperest olduğu ve hem İsrail’in Tanrısını hem de İsraillileri küçümsediğidir.

Rut, Moav ulusundan geliyordu, ama bu durum onun İsrail’in Tanrısını küçümsemesine neden olmadı. Hayır, aslında Rut, İsrail’in Tanrısına tüm yüreği ile inandı. Rut, Rab Tanrı’nın İsrail halkını Mısırlıların elinden nasıl harika mucizeler yaparak kurtardığını duymuştu. Aynı zamanda Musa peygamberin Tevrat’ta Tanrı’nın ön gördüğü kurtuluş yolu ile ilgili yazmış olduğu güvenilir sözleri de işitmişti. Rut, Rabbe tüm yüreği ile inandı ve O’nun İsraillilere gönderdiği mesajı kabul etti.

O zaman bu durumda Rut ile ilgili gözlemlememiz gereken şudur: Rut, Moav’da putperestlerin arasında yaşadı. Rut’un annesi ve babası putperestti. Ve Rut böyle bir inanca sahip bir ortamda büyüdü. Ama şimdi Rut artık babasının dinine inanmıyordu. Rut’un inandığı tek Kişi, İsrail’in Tanrısıydı. Böylece Rut’un bir seçim yapması gerektiğini ve bunun kolay olmadığını görüyoruz. Rut, babasının evinde kalıp, onun inancında devam ederek İsrail’in Tanrısını tanımayan bir erkek ile mi evlenmeliydi? Yoksa babasının dinine ve evine sırt çevirerek İsrail’e mi gitmesi gerekiyordu? Rut’un yapmak zorunda olduğu zor seçim buydu.

Rut’un hangi yolu seçtiğini görmeden önce, Rut’un aynı zamanda Orpa adında bir görümcesi de vardı. Rut gibi Orpa da İsrail’in Tanrısını biliyordu. Böylece, Rut’un görümcesinin de babasının dinine devam etmek ya da İbrahim, İshak ve Yakup’un Rab Tanrısına inanmak arasında seçim yapması gerekiyordu.

Rut ve Orpa hangi yolu seçtiler? Orpa, daha kolay olan yolu seçti, yani, babasının evinde kalmaya ve babasının dinini paylaşan bir erkek ile evlenmeye karar verdi. Ama Rut, zor olan yolu seçti, yani babasının evinden ayrılmaya ve İsrail ülkesine gitmeye karar verdi. Rut, hiç kimsenin aynı anda iki tanrıya birden tapınamayacağını biliyordu. İsrail’in Tanrısına ve Moav’ın putlarına aynı anda tapınılamazdı. Rut, bu nedenle babasının dinine sırt çevirdi. “İnsana itaat etmektense Tanrı’ya itaat etmek daha iyidir” şeklinde düşünerek bir karara vardı. Rut, gerçek ve diri Tanrı’yı izlemek için karar verirken, ailesi ve dostları tarafından yanlış anlaşılmaktan korkmuyordu. Wolofların dediği gibi, “Bal yemek isteyen, arılara göğüs germelidir” (Türkçe’de karşılığı: “Gülü seven dikenine katlanır”). Rut böylece babasının evinden ayrıldı ve İsrail ülkesindeki Beytlehem adlı küçük bir kente doğru yola çıktı.

Beytlehem’de yaşayan Boaz adında bir adam vardı. Boaz, Eriha kentinin üstüne gelen felaketten kurtulmuş olan Rahav adlı bir kadının oğluydu. (bu öyküyü son dersimizde gördüğümüzü hatırlayacaksınız.) Boaz, doğru bir adamdı ve Tanrı’nın Sözü’ne çok değer veriyordu. Boaz aynı zamanda pek çok mala mülke ve buğday tarlalarına sahipti, ama henüz bir eşi yoktu.

Kutsal Yazılar, şimdi Beytlehem kentinde yaşayan Rut’un her gün sabah erkenden orakçıların düşürdükleri başakları devşirmek için arpa (Wolof dilinde: millet) tarlalarına gitmek gibi bir alışkanlığı olduğunu yazarlar. Rut, yoksul bir köylüydü ve Musa’nın İsraillilere verdiği yasaya göre yoksulların aç kalmamaları için bu şekilde başak devşirmelerine izin verilirdi. Böylece Kutsal Yazılar bize Tanrı’nın Rut’u nasıl Rahav’ın oğlu Boaz’ın tarlasında başak devşirmeye gitmesi için yönlendirdiğini anlatırlar.

Boaz, tarlada başak devşiren Rut’u gördü ve onunla konuştu. Boaz, Rut’un karakterinin güzelliğinin hemen farkına vardı. Boaz doğru bir adamdı ve Rut’un erdemli bir kadın olduğunu hemen anladı. Ne olduğunu tahmin edebiliyor musunuz? Aslında neler olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil! Evet, Boaz ve Rut birbirlerine aşık oldular ve sonunda evlendiler. Rut, Tanrı’ya ve O’nun Sözü’ne yaşamında ilk yeri verdi ve Tanrı onu bereketledi. Kutsal Yazılar şöyle devam eder:  Boaz ve Rut’un Ovet adında bir oğulları oldu. Ovet, İşay’ın babası ve İşay İsrail ulusunun büyük kralı olan ve Mezmurların çoğunu yazan peygamber Davut’un babası oldu. Ve Davut’un soyundan tüm peygamberlerin önceden bildirmiş oldukları dünyanın Kurtarıcısı ortaya çıktı.

Böylece bugün Tanrı’nın İsrail ulusundan olmayan bir kadın olan Rut’un yaşamında nasıl çalıştığını görüyoruz. İsrailliler çevrelerinde yaşayan ulusların dinlerini izlemek için Tanrıları Rabbe sırt çevirirlerken, Rut, İsrail’in Tanrısını izlemek için babasının dinine sırtını çevirdi. Böylelikle Tanrı, Rut’u Boaz ile evlenerek Beytlehem’de yaşaması için ve İsrail kralı Davut’un büyük-büyükannesi olması için yönlendirdi. Tüm bu olaylarda Tanrı’nın, Kurtarıcıyı yeryüzüne getirmek için yapmış olduğu planı nasıl uyguladığını görebiliriz, çünkü dünyanın Kurtarıcısının Davut’un soyundan ve Beytlehem’de dünyaya gelmesi gerekiyordu.

Bugünkü programımıza burada son vermemiz gerekiyor. Bir sonraki derste, Tanrı isterse, Beytlehem’de doğan ve Rut ve Boaz’ın soyundan gelen peygamber Davut’un yaşamını anlatan kitaba bakacağız. Bugün, size veda ederken sormak istediğimiz bir soru var: Siz daha çok kime benziyorsunuz? Daha kolay olan yolu seçen, Rut’un görümcesi Orpa’ya mı? Yoksa tek gerçek Tanrı’yı izlemek için babasının dinine sırt çeviren cesur Rut’a mı?

Dinlediğiniz için teşekkürler. Siz peygamber Yeşu’nun ölmeden önce İsraillilere söylediği şu sözleri hatırlarken, Tanrı sizi bereketlesin:

“Kime kulluk edeceğinize bugün karar verin Ben ve ev halkım Rabbe kulluk edeceğiz.” (Yeşu 24:15)

Yukarı (Top)