Home   Revelation   Muhammad   Islam   Government   Trinity   Gospel   Scripture   Urdu   Audio   Resources   Arabic   Farsi   Русский   German   Chinese
  News   Terrorism   الحيـاة الأفضـل   Qur'an   الطريق إلى الجنة   Jesus   Books   Sacrifice    

Hadith

 

Search

  عربى   فارسى   Türkçe   Español  

Maps

 

Doğruluk Yolu (The Way of Righteousness)

Ders 70

İsa’nın Gücü

The Power of Jesus

Markos 4-6; Matta 9, 10

Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.

Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuz bir esenliğe sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.

Son programımızda, Yahudilerin din önderlerinin İsa’yı mahvetmek istediklerini gördük, çünkü İsa, Tanrı’nın Babası olduğunu söyledi ve bu nedenle Tanrı ile eşit olduğunu iddia etmiş oldu. Büyük bir kalabalık Rab İsa’nın gittiği her yere O’nun ardından gitti. İsa’yı izleyen bu kalabalığın arasında O’nun sözlerine inananlar vardı, ama O’na inanmayan bazı kişiler de O’nu izlemekteydiler. İsa, O’na inananların arasından on iki elçi (haberci) seçti, amacı, öğrencileri ile birlikte olmak, onlara öğretmek ve onları kurtuluşun İyi Haberi’ni duyurmaları için diğer insanlara göndermekti.

İsa’nın seçtiği on iki elçinin adları şöyleydi: Aynı zamanda Petrus olarak da adlandırılan Simun ve Andreas, Zebedi’nin oğulları Yakup ve onun küçük erkek kardeşi Yuhanna, bu dört kişi balıkçılık yapıyorlardı. Diğer elçiler, Filipus, Bartalmay, Tomas, vergi görevlisi Matta, Alfay oğlu Yakup, Taday, Yurtsever Simun ve İsa’ya ihanet eden Yahuda İskaryot. (Bakınız Matta 10:2-4) İsa’ya eşlik eden on iki öğrenci bunlardı. Aynı zamanda İsa’nın her gittiği yere O’nun ile birlikte giden bir çok kadın da vardı: İçinden yedi cin çıkmış olan Mecdelli Meryem. Hirodes’in kahyası Kuza’nın karısı Yohanna, Suzanna ve daha bir çokları. Bu kadınlar kendi olanakları ile İsa’ya ve öğrencilerine yardım ediyorlardı. (Bakınız Luka 8:2, 3)

Daha önce görmüş olduğumuz gibi, insanlar Rab İsa’nın öğretişine şaşıp kalıyorlardı. Çünkü İsa onlara kendi yasa öğretmenlerinin sahip olmadığı bir yetki ile öğretiyordu. İsa’nın yetkisi yalnızca sözler ile sınırlı değildi, ama aynı zamanda sergilediği güçlü işler aracılığı ile de kanıtlanıyordu. Çünkü Kutsal Yazılar şöyle der: “Çünkü Tanrı’nın Egemenliği lafta değil, güçtedir. (1. Korintliler 4:20) Bu günkü dersimizde, Rab İsa’nın yeryüzündeki her yaratık ve her güç üzerinde nasıl kudret ve yetkiye sahip olduğunu göreceğiz.

Okumamıza Markos Müjdesi’nin dördüncü bölümü ile başlıyoruz. Kutsal Yazılar şöyle diyor:

(Markos 4) 35İsa, o gün akşam olunca öğrencilerine, ‘Karşı yakaya geçelim’ dedi. 36Öğrenciler kalabalığı geride bırakarak İsa’yı içinde bulunduğu tekne ile götürdüler.Yanında başka tekneler de vardı. 37 Bu sırada büyük bir fırtına koptu. Dalgalar tekneye öyle bindirdi ki, tekne neredeyse su ile dolmuştu. 38İsa, teknenin kıç tarafında bir yastığa yaslanmış uyuyordu. Öğrenciler O’nu uyandırıp, ‘Öğretmenimiz,öleceğiz! Hiç aldırmıyor musun?’ dediler. 39İsa kalkıp rüzgarı azarladı, göle, ‘Sus, sakin ol!’ dedi. Rüzgar dindi, ortalık sütliman oldu. 40İsa öğrencilerine, ‘Neden korkuyorsunuz? Hala imanınız yok mu?’ dedi. 41 Onlar ise büyük korku içinde birbirlerine, ‘Bu adam kim ki, rüzgar da göl de O’nun sözünü dinliyor?’ dediler.

(Markos 5) 1Gölün karşı yakasına, Gerasalılar’ın memleketine vardılar. 2 İsa tekneden iner inmez, kötü ruha tutulmuş bir adam mezarlık mağaralardan çıkıp O’nu karşıladı. 3 Mezarların içinde yaşayan bu adamı artık hiç kimse zincir ile dahi bağlı tutamıyordu. 4 Bir çok kez zincir ve köstekler ile bağlandığı halde, zincirleri koparmış, köstekleri parçalamıştı. 5Hiç kimse onun ile başa çıkamıyordu. Gece gündüz mezarlarda, dağlarda bağırıp duruyor, kendini taşlar ile yaralıyordu. 6 Uzaktan İsa’yı görünce, koşup geldi. O’nun önünde yere kapandı. 7 Yüksek ses ile haykırarak, ‘Ey İsa, yüce Tanrı’nın Oğlu, benden ne istiyorsun? Tanrı hakkı için sana yalvarırım, bana işkence etme’!’ dedi. 8Çünkü İsa, ‘Ey kötü ruh, adamın içinden çık!’ demişti. 9Sonra İsa adama, ‘Adın ne?’ diye sordu. ‘Adım Tümen. Çünkü sayımız çok’ dedi. 10Ruhları o bölgeden çıkarmaması için İsa’ya yalvarıp yakardı. 11 Orada dağın yamacında otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı. 12 Kötü ruhlar İsa’ya, ‘Bizi şu domuzlara gönder, onlara girelim’ diye yalvardılar. 13 İsa’nın izin vermesi üzerine de kötü ruhlar adamdan çıkıp domuzların içine girdiler. Yaklaşık iki bin domuzdan oluşan sürü, dik yamaçtan aşağı koşuşarak göle atlayıp boğuldu. 14 Domuzları güdenler kaçıp kentte ve köylerde olayın haberini yaydılar. Halk olup biteni görmeye çıktı. 15İsa’nın yanına geldikleri zaman, önceleri bir tümen cine tutulmuş olan adamı giyinmiş, aklı başına gelmiş, oturmuş görünce korktular. 16 Olayı görenler, cinli adama olanları ve domuzların başına gelenleri halka anlattılar. 17 Bunun üzerine halk, bölgelerinden ayrılması için İsa’ya yalvarmaya başladı. 18İsa tekneye binerken, önceleri cinli olan adam O’na, ‘Senin ile geleyim’ diye yalvardı. 19 Ama İsa adama izin vermedi. Ona, ‘Evine, yakınlarının yanına dön’ dedi. ‘Rabbin senin için neler yaptığını, sana nasıl merhamet ettiğini onlara anlat.’ 20Adam da gitti. İsa’nın kendisi içineler yaptığını Dekapolis’te duyurmaya başladı. Anlattıklarına herkes şaşıp kalıyordu.

21İsa tekne ile karşı yakaya dönünce, çevresinde büyük bir kalabalık toplandı. Kendisi gölün kıyısında duruyordu. 22-23 Bu sırada havra yöneticilerinden Yair adlı biri geldi. İsa’yı görünce ayaklarına kapandı, ‘Küçük kızım can çekişiyor. Gelip ellerini onun üzerine koy da kurtulsun, yaşasın!’ diye yalvardı. 24 İsa adam ile birlikte gitti. Büyük bir kalabalık da ardından gidiyor, O’nu sıkıştırıyordu. 25 Orada on iki yıldır kanaması olan bir kadın vardı. 26 Bir çok hekimin elinden çok çekmiş, varını yoğunu harcamış, ama iyileşeceğine daha da kötüleşmişti. 27 Kadın İsa hakkında anlatılanları duymuştu. Bu nedenle, kalabalıkta O’nun arkasından gelip giysisine dokundu. 28İçinden, ‘Giysilerine bile dokunsam, kurtulurum’ diyordu. 29 O anda kanaması kesiliverdi. Kadın, bedeninin derinliğinde acıdan kurtulduğunu hissetti. 30 İsa ise, kendisinden bir gücün akıp gittiğini hemen anladı. Kalabalığın ortasında dönüp, ‘Giysilerime kim dokundu?’ diye sordu.31 Öğrencileri O’na, ‘Seni sıkıştıran kalabalığı görüyorsun! Nasıl oluyor da, ‘Bana kim dokundu diye soruyorsun’ dediler. 32 İsa, kendisine dokunanı görmek için çevresine bakındı. 33 Kadın da kendisindeki değişikliği biliyordu. Korku ile titreyerek geldi. İsa’nın ayaklarına kapandı ve O’na bütün gerçeği anlattı. 34 İsa, ona, ‘Kızım’ dedi. ‘İmanın seni kurtardı. Esenlik ile git. Acıların son bulsun.’

35 İsa daha konuşurken, havra yöneticisinin evinden adamlar geldiler; yöneticiye, ‘Kızın öldü!’ dediler, ‘Öğretmeni neden hala rahatsız ediyorsun?’ 36İsa bu sözlere aldırmadan havra yöneticisine, ‘Korkma, yalnız iman et!’ dedi. 37 İsa, Petrus, Yakup ve Yakup’un kardeşi Yuhanna’dan başka hiç kimsenin kendisi ile birlikte gitmesine izin vermedi. 38Havra yöneticisinin evine vardıkları zaman, İsa acı acı ağlayıp feryat eden gürültülü bir kalabalık ile karşılaştı. 39İçeri girerek onlara, ‘Niye gürültü edip ağlıyorsunuz?’ dedi. ‘Çocuk ölmedi, uyuyor.’ 40 Onlar ise kendisi ile alay ettiler. Ama İsa hepsini dışarı çıkardıktan sonra, çocuğun annesini, babasını ve kendisi ile birlikte olanları alıp çocuğun bulunduğu odaya girdi. 41 Çocuğun elini tutarak ona, ‘Talita kumi!’ dedi. Bu söz, ‘Kızım, sana söylüyorum, kalk!’ anlamına gelir. 42 On iki yaşında olan kız, hemen ayağa kalktı, yürümeye başladı. Oradakileri derin bir şaşkınlık aldı. 43 İsa onlara, ‘Bunu kimse bilmesin’ diyerek uyardı ve kıza yemek verilmesini buyurdu.

(Matta 9) 27İsa oradan ayrılırken, iki kör ‘Ey Davut Oğlu, halimize acı!’ diye feryat ederek O’nun ardından gittiler. 28İsa eve girince körler yanına geldiler. Onlara, ‘İstediğinizi yapabileceğime inanıyor musunuz?’ diye sordu.Körler, ‘İnanıyoruz, ya Rab!’ dediler. 29Bunun üzerine İsa, ‘İmanınıza göre olsun!’ dedi. 30 Ve adamların gözleri açıldı. İsa, ‘Sakın bunu kimse bilmesin’ diyerek onları sıkı sıkı uyardı. 31 Onlar ise çıkıp İsa ile ilgili haberi bütün bölgeye yaydılar.

32Adamlar çıkarken İsa’ya, dilsiz bir cinli getirdiler.33 Cin kovulunca adamın dili çözüldü. Halk hayret içinde, ‘İsrail’de böylesi hiç görülmemiştir!’ diyordu. 34 Ferisiler ise, ‘Cinleri, cinlerin önderinin gücü ile kovuyor’ diyorlardı.

(Markos 6) 1İsa oradan ayrılarak kendi memleketine gitti. Öğrencileri de ardından gittiler. 2 Şabat Günü olunca İsa havrada öğretmeye başladı. Söylediklerini işiten bir çok kişi şaşıp kaldı. “Bu adam bunları nereden öğrendi?” diye soruyorlardı. “Kendisine verilen bu bilgelik nedir? Nasıl böyle mucizeler yapabiliyor?” 3 Meryem’in oğlu, Yakup, Yose, Yahuda ve Simun’un kardeşi olan marangoz değil mi bu? Kız kardeşleri burada aramızda yaşamıyorlar mı? ‘ Ve gücenip O’nu reddettiler. 4İsa da onlara, ‘Bir peygamber, kendi memleketinden, akraba çevresinden ve kendi evinden başka yerde hor görülmez.’ dedi. 5 Orada bir kaç hastayı üzerlerine ellerini koyarak iyileştirmekten başka hiç bir şey yapamadı. 6Halkın imansızlığına şaşıyordu.

İsa çevredeki köyleri dolaşıp öğretiyordu. 7 On iki öğrencisini yanına çağırdı ve onları ikişer ikişer halk arasına göndermeye başladı. Onlara kötü ruhlar üzerinde yetki verdi. Verdiği talimatlar şunlardı: (Matta 10) 16İşte, sizi koyunlar gibi kurtların arasına gönderiyorum. Yılan gibi zeki, güvercin gibi saf olun. 17 İnsanlardan sakının. Çünkü sizi mahkemelere verecek, havralarında kamçılayacaklar. 28 Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı’dan korkun. 34 Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın. Barış değil, kılıç getirmeye geldim. 35Çünkü ben baba ile oğlun, anne ile kızın, gelin ile kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim. 36İnsanın düşmanı kendi ev halkı olacak. 37Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. 39Canını kurtaran onu yitirecek. Canını benim uğruma yitiren ise onu kurtaracaktır. Amin.

Böylece, bugün Rab İsa’nın hem sözlerinin hem de işlerinin Tanrı’nın gücü ile dolu olduğunu görmüş olduk. O’nu izleyen kalabalıklar şaşıp kalıyor ve şöyle diyorlardı: “Bu adam bunları nereden öğrendi? Kendisine verilen bu bilgelik nedir? Nasıl böyle mucizeler yapabiliyor?” (Markos 6:2)

İsa, gücünü ve bilgeliğini nereden alıyordu? Aslında hiç bir yerden almıyordu! Çünkü O’nun Kendisi Tanrı’nın Gücü ve Bilgeliğidir. Rab İsa, nereden geldiğini ve kim olduğunu insanlara göstermek için Tanrı’nın tüm güçlü işlerini yeryüzünde yaptı. Rab İsa, yaratılmış olan her varlığın ve varolan her gücün üzerinde yetkiye sahipti. Çünkü O, “Ruhullah” ve “Kalimat Allah”tır (Arapça) Yani, O, Tanrı’nın Ruh’u ve Tanrı’nın Sözü’dür. İsa’nın şiddetli fırtınayı sakinleştirmesinin ve vahşi, cine tutsak adamı söylediği tek bir söz ile iyileştirebilmesinin nedeni de budur. Tanrı’nın sınırsız gücünün tümü, Rab İsa’da konut kurmuştu. Kadını on iki yıldır kanaması nedeni ile çektiği acıdan kurtarabilmesinin sebebi de budur. Bu kanamalı kadın tüm parasını doktorlara ve ilaçlara harcamıştı, ama İsa’nın giysisinin eteğine dokunduğu anda iyileşiverdi. Aynı şekilde, İsa iki kör adamın gözlerine dokunduğu zaman, anında görmeye başladılar. Ve İsa’nın yetkisi, yalnızca yaşayan kişilerin üzerinde olmakla sınırlı değildi. O’nun aynı zamanda ölüler üzerinde de yetkisi vardı. Bu nedenle, ölmüş olan kızı yaşama geri getirebildi. İsa’nın gücü yalnızca bir peygamberin gücü değildi, bir peygamberin gücünün çok ötesindeydi. Çünkü O’nun Kendisi, beden almış olan Tanrı’nın Sözü’ydü.

Evet, Tanrı’nın Sözü bize, tüm gücün ve tüm yetkinin İsa Mesih’e verilmiş olduğunu söyler. İşte bu nedenle eğer İsa’ya Kurtarıcınız ve Rabbiniz olarak güvenirseniz, artık hiç bir şeyden – ölüm, yaşam, kötü ruhlar, büyücüler, şimdiki zaman, gelecek zaman - korkmanız gerekmez. Artık okunmuş muska taşımanıza gerek kalmaz ya da kişisel bir koruyucu ruha kurban sunmanız gerekmez. Çünkü Rab İsa sizi koruyacaktır. Kutsal Yazılar bu konuda şöyle yazar: “Çünkü Tanrı’nın bütün doluluğu bedence Mesih’te bulunuyor. Ve siz de her yönetim ve hükümranlığın baş olan Mesih’te doluluğa kavuştunuz.”  (Koloseliler 2:9, 10)

Sevgili dostlar, “her yönetim ve hükümranlığın başı olan” Mesih’e güveniyor musunuz? Yoksa hala bu dünyanın zayıf ve yetkisiz güçlerini yatıştırmak için çaba mı gösteriyorsunuz?

Bizi dinlediğiniz için teşekkürler. Rab isterse bir sonraki dersimizde, Müjde kitabında okumaya devam edeceğiz ve İsa’nın, kalabalıklara benzetmeler kullanarak nasıl öğrettiğini dinleyeceğiz.

Tanrı, Mesih ile ilgili ilan ettiğinin derin anlamını size öğretsin ve sizi bereketlesin:

“Tanrı’nın bütün doluluğu bedence Mesih’te bulunuyor!” (Koloseliler 2:9, 10)

Yukarı (Top)