Ders 97
Cehennem!
Hell!
Luka 16
Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar esenliğe sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bu gün tekrar sizler ile beraber olabildiğiz için mutluyuz.
Kutsal Yazılar şöyle der:
“Ama korkak, imansız, iğrenç, adam öldüren, fuhuş yapan, büyücü, putperest ve bütün yalancılara gelince, onların yeri, kükürt ile yanan ateş gölüdür.” (Vahiy 21:8) “(Onlar) dışarıdaki karanlığa atılacak. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacak.” (Matta 8:12; 25:41) “(Bunlar) sonsuz azaba, doğrular ise sonsuz yaşama gidecekler.” (Matta 25:46)
Cehennem! Cehennem hakkında konuşmaktan hiç kimse hoşlanmaz! Bu konuyu düşünmek dahi istemeyiz! Ancak tüm bunlara rağmen, bu gün cehennem konusunda çalışma yapmayı planladık. Çünkü tanrı’nın bu konu ile ilgili söyleyeceği çok şey var. Tanrı, Kutsal Yazılarda insanların cehenneme gitmemeleri için yüzlerce uyarıda bulunur. Bu günkü ve bundan sonraki dersimizde, Kutsal Yazıların cennet ve cehennem ile ilgili neler öğrettiğini ve cennete gideceğimizden ve cehenneme gönderilmeyeceğimizden nasıl emin olabileceğimizi öğrenmeyi planladık. Pek çok kişi, bu dünyadan sonraki yaşamda neler olacağını ve sonsuzluğu nerede geçireceklerini hiç kimsenin bilemeyeceğini düşünürler. Bu şekilde düşünmelerinin nedeni, Tanrı’nın ön gördüğü doğruluk yolunu ve Tanrı’nın huzurlu bir güvence sağlayan harika vaatlerini bilmedikleri içindir. Tanrı’nın Sözü bize cennete gideceğimizi nasıl kesin olarak bilebileceğimizi söylüyor mu? Evet, kesinlikle söylüyor! Tanrı Sözü şunları yazar: “Tanrı Oğlu’nun adına iman eden sizlere, sonsuz yaşama sahip olduğunuzu bilesiniz diye bunları yazdım.” (1. Yuhanna 5:13)
Dinleyici dostlarımız, Tanrı Sözü’nün ilan ettiği sonsuz yaşama sahip olduğunuzu “biliyor musunuz?” öldüğünüz gün, canınızın nereye gideceğini biliyor musunuz? Cennete gideceğinizden ve cehenneme gönderilmeyeceğinizden emin misiniz? Eğer bu güvenceye sahip değilseniz, bu günkü dersimizin ilginizi çekeceği kesin.
Müjde’de gördüğümüz gibi, Kurtarıcı İsa yeryüzündeyken, insanlara sık sık Cennet ve Cehennem olarak adlandırılan yerler hakkında öğretiş verdi. Ancak yine de İsa Mesih, cehennemden çok cennet ile ilgili öğretiş verdi. Çünkü O, cehennemdeki korkunç cezayı bilir ve hiç kimsenin oraya gitmesini istemez. O zaman şimdi Müjde’ye geri dönelim ve İsa’nın çevresindeki kalabalıklara cehennem ile ilgili neler öğrettiğini dinleyelim. Ölen iki kişi hakkında yazılmış olan şu gerçek öyküye kulak verelim. İsa, Luka Müjdesi’nin on altıncı bölümünde kalabalıklara şu sözler ile konuştu:
(Luka 16) 19 Zengin bir adam vardı. Mor, ince keten giysiler giyer, bolluk içinde her gün eğlenirdi. 20-21 Her tarafı yara içinde olan Lazar adında yoksul bir adam bu zenginin kapısının önüne bırakılırdı; zenginin sofrasından düşen kırıntılar ile karnını doyurmaya can atardı. Bir yandan da köpekler gelip onun yaralarını yalarlardı.
22 Bir gün yoksul adam öldü, melekler onu alıp İbrahim’in yanına götürdüler. Sonra zengin adam da öldü ve gömüldü. 23 Ölüler diyarında (Cehennem) ıstırap çeken zengin adam başını kaldırıp uzakta duran İbrahim’i ve onun yanındaki Lazar’ı gördü.
Burada biraz ara verelim. Zengin adama ve Lazar adlı yoksul adama ne olduğunu anladınız mı? Yoksul adam öldüğü zaman nereye gitti? Öldüğü zaman canı hemen o anda Tanrı’nın peygamberi İbrahim’in uzun zamandan beri bulunduğu Tanrı’nın huzurunda, yani Cennetteydi. Ya zengin adam, o nereye gitti? Onun canı, ölür ölmez hemen ıstırap çektiği ölüler diyarına, yani cehenneme gitti.
Lazar adlı yoksul adam neden Cennete ve zengin adam neden Cehenneme gitti? Öncelikle bilmeniz gereken şey şudur: yoksul olmak kurtar��lacağınız anlamına gelmez ve büyük zenginliğe sahip olmak da mahvolacağınız anlamına gelmez! Lazar adlı yoksul adam Cennete gitti, çünkü Tanrı’nın, Peygamberlerin Yazılarında duyurmuş olduğu kurtuluş yolunu kabul etti. Zengin adama gelince, o Tanrı’nın Sözü’nü önemsemedi. Öyküdeki bu zengin adam, günümüzde dışsal açıdan dindar olan pek çok kişiye benzer. Bu kişiler tek bir Tanrı olduğunu ve Peygamberlerin Yazılarının var olduğunu bilirler, ama cehenneme giden yoldadırlar, çünkü Tanrı’nın tüm peygamberlerinin Kutsal Yazılarda tanıklık ettikleri kurtuluş yoluna hiç bir zaman iman etmemişlerdir. Öykümüzdeki zengin adam gibi onlar için önemli olan, canlarını kurtarabilecek güçte olan Tanrı’nın Sözü’nü dinlemek değil, iyi vakit geçirmek ve zenginlik elde etmektir.
Şimdi öyküye devam edelim ve Tanrı’nın cehennemde bulunan zengin adama Cennette olan peygamber İbrahim ile nasıl kısa süren bir konuşma yapmasına izin verdiğini dinleyelim. Tanrı, cehennemde bulunan bu adam tarafından söylenen sözler aracılığı ile bizim anlayış elde etmemizi ister. Rab İsa öyküye şu sözler ile devam etti:
(Luka 16) 23 Ölüler diyarında (cehennemde) ıstırap çeken zengin adam başını kaldırıp uzakta duran İbrahim’i ve onun yanındaki Lazar’ı gördü 24 ‘Ey babamız İbrahim, acı bana!’ diye seslendi. ‘Lazar’ı gönder de parmağının ucunu suya batırıp dilimi serinletsin. Bu alevlerin içinde azap çekiyorum.’
25 İbrahim, ‘Oğlum’ dedi, ‘Yaşamın boyunca senin iyilik payını, Lazar’ın da kötülük payını aldığını unutma. Şimdiyse o burada teselli ediliyor, sen de azap çekiyorsun. 26 Üstelik, aramıza öyle bir uçurum kondu ki, ne buradan size gelmek isteyenler gelebilir, ne de oradan kimse bize gelebilir.’
27 Zengin adam şöyle dedi: ‘Öyleyse baba, sana rica ederim, Lazar’ı babamın evine gönder. 28 Çünkü beş kardeşim var. Lazar onları uyarsın ki, onlar da bu ıstırap yerine düşmesinler.’
29 İbrahim, ‘Onlarda Musa’nın ve peygamberlerin sözleri var, onları dinlesinler’ dedi.
30 Zengin adam, ‘Hayır, İbrahim baba, dinlemezler!’ dedi. ‘Ancak ölüler arasından biri onlara giderse tövbe ederler.’
31 İbrahim, ona, ‘Eğer Musa ile peygamberleri dinlemezlerse, ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar’ dedi.
Zengin adam ve Lazar’ın öyküsü burada sona erer. Cehennem olarak adlandırılan yer gerçekten de korkunç bir yerdir, orada merhamet bulunmaz. Cehennemdeki zengin adam ıstırap içindeydi ve acısını biraz olsun dindirmek için ona hiç kimse bir damla su dahi veremezdi. Bu durumdan daha da korkunç olan bir şey var, o da bu aynı zengin adamın bu gün hala cehennemde bulunuyor olmasıdır. Cehennemde, hem canının hem de bedeninin ateş gölü olarak adlandırılan yere atılacağı Yargı Günü’nü beklemektedir. Bu zengin adam cehennemde İsa Mesih’in İyi Haber’i ve aynı zamanda peygamberlerin mesajı olan Müjde’ye itaat etmeyi reddeden herkes ile birlikte sonsuza kadar kalacaktır! Kutsal Yazılar bu konu ile ilgili olarak şu sözleri bildirirler: “Adı yaşam kitabına yazılmamış olanlar ateş gölüne atıldı. Kendilerine ateş ve kükürt ile işkence edilecek. Çektikleri işkencenin dumanı sonsuzlara dek tütecek. Gece gündüz rahat yüzü görmeyecekler.” (Vahiy 20:15; 14:10, 11) Bu sözler üzerinde durup düşünün! Tanrı’nın ön gördüğü kurtuluşun doğru yolunu kabul etmeyen herkes cehenneme girecek, var oluşu hiç bir zaman son bulmayacak, cehennemden asla çıkmayacak ve oradaki ateş hiç bir zaman sönmeyecek! Hiç bir zaman! Hiç bir zaman! Sonsuza kadar!
Bazı kişiler, günahkarların bir süre için cehennemde ıstırap çektikten sonra oradan çıkacaklarını ve Cennete gireceklerini düşünürler. Ancak bu düşünce, cehennemi “sonsuz ceza” (Matta 25:46) olarak tanımlayan Tanrı Sözü ile uyumlu değildir. Bu nedenle, Peygamberlerin Yazılarında ölülerin ardından edilen dualar bulunmamaktadır. Ölüler için dua etmek, yalnızca bir insan geleneğidir. Böyle bir uygulama, “Bir kez ölmek sonra da yargılanmak insanların kaderidir” (İbraniler 9:27) diyen Tanrı Sözü’nde yer almaz. Ölüler için dua etmek, cehennemde bulunanların ıstıraplarını dindiremez, ve Yargı Günü’nde de onları kurtaramaz. Cennette olanların ise bizlerin dualarına ihtiyaçları yoktur. Çünkü onlar Tanrı’nın huzurundadırlar ve mükemmel bir mutluluğun tadını çıkarmaktadırlar!
Sevgili dinleyicilerimiz, hiç kimsenin sizi boş sözler ile aldatmasına izin vermeyin. Bazı kişiler şöyle derler: “Ah, Tanrı iyidir! Kullarını yaratan Tanrı, onları yakmaz! O, hepimize merhamet edecek ve bizi Cennete kabul edecektir!” Bu şekilde konuşan kişilerin düşüncelerinin temeli Tanrı sözü değildir. Bu şekilde konuşmalarının tek nedeni, Tanrı’nın ön gördüğü doğruluk yolunu kendi istekleri ile reddettikleri için rahatsız olan vicdanlarını yatıştırmak istemeleridir. Eğer yanlış düşüncelerinden vazgeçmezlerse, Tanrı’ya dönmezlerse ve İsa Mesih aracılığı ile sağlanan doğruluk yoluna inanmazlarsa, bir gün bir cehennemin gerçekten var olduğunu bileceklerdir! Ama o zaman tövbe etmek için çok geç olacaktır!
Zengin adamın İbrahim’den ne istediğini duydunuz mu? İbrahim’den, Lazar’ı, babasının evine, henüz hayatta olan beş erkek kardeşini “onların da bu ıstırap yerine düşmemeleri için” uyarması amacı ile göndermesini istedi. İbrahim, zengin adamın bu isteğine nasıl karşılık verdi? İbrahim ona şöyle dedi: “Onlarda Musa’nın ve peygamberlerin sözleri var, onları dinlesinler!” Ama zengin adam, “Hayır, İbrahim baba, dinlemezler! Ancak ölüler arasından biri onlara giderse, tövbe ederler!” dedi. İbrahim bunun üzerine şu karşılığı verdi: “Eğer Musa ile peygamberleri dinlemezlerse, ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar!”
Dinleyici dostlar, Tanrı’nın peygamberlerinin sizi cehennemden kurtarabilecek olan İyi Haberi’ni biliyor musunuz? Bu İyi Haber, Doğruluk Yolu adlı programınızda dinlemekte olduğunuz mesajdır. Özetleyecek olursak, peygamberlerin iyi haberinin günahlarınızın cezasını ödemek için bir çarmıhta ölmek üzere dünyaya gönderdiği ve üçüncü gün ölümden dirilttiği kutsal Kurtarıcı hakkındaki İyi Haber’dir! Eğer O’nun sizin günahlarınız için öldüğüne yüreğinizde inanırsanız, cehenneme gitmeyeceksiniz! Siz Tanrı’nın adil yargısından kurtarabilecek İyi Haber işte budur!
İlk derslerimizde keşfetmiş olduğumuz gibi, Tanrı cehennemi insan için değil, Şeytan ve onun kötü melekleri için yarattı. Ancak atamız Adem’in günahı, hepimizin Tanrı’dan uzak, Şeytan’ın krallığında ve cehenneme götüren geniş yolda dünyaya gelmemizin nedenidir. Günahın bedeli ölüm ve sonsuz cehennem olduğu için, eğer Tanrı bizler için bir çözüm sağlamamış olsaydı, içimizdeki günahlı doğanın sonsuza kadar mahvolmamıza neden olacağı kesindi. Cehennemden kendi gücümüz ile kaçmamız imkansızdır. Ama her şeye rağmen, Tanrı’ya, günahlarımızı bağışlayabileceği bir plan tasarlamış olduğu için teşekkür ederiz. Bu plan nedir? Kutsal Mesih’in ölümüdür. İsa, çarmıhta öldüğü zaman Tanrı, günahlarımızın cezasını O’nun üzerine koydu. Şöyle yazılmıştır: “Tanrı, günahı bilmeyen İsa Mesih’i bizim için günah (sunusu) yaptı. Öyle ki, Mesih sayesinde Tanrı’nın doğruluğu olalım!” (2. Korintliler 5:21)
İnsanların İsa’ya nasıl işkence ettiklerini, O’nu nasıl kırbaçladıklarını, Başı’nın üzerine nasıl dikenlerden örülmüş bir taç koyduklarını, O’na nasıl hakaret ettiklerini, Yüzü’ne nasıl vurduklarını, O’nun üzerine nasıl tükürdüklerini ve O’nu nasıl bir çarmıha çivilediklerini gördük. Tanrı, bizim günahlarımızın nasıl bir ceza hak ettiklerini göstermek için insanların günahsız Mesih’e kötü davranmalarına izin verdi. İnsanların İsa’ya yaptıkları her şeyi, günahlarımız nedeni ile bizler hak ettik. Ama Tanrı, bize olan büyük sevgisi nedeni ile bizim günahımızın cezasını Biricik, Sonsuz Oğlu, kutsal Mesih’in üzerine yükledi. Ve İsa’nın çarmıhtaki acılarının insanların O’na yaptıkları kötülükler ile sınırlı kalmadığını hatırlayın. Peygamberlerin Yazıları, bize İsa çarmıhta acı çekerken, Tanrı’nın, O’nun üzerine insan zihninin kavrayamayacağı bir acı yüklediğini gösterirler. Tanrı, İsa’nın üzerine bizim günahımızın cezasını, yani bizim cehennemimizi koydu. Peygamber Eyüp, şu satırları yazarken Mesih’in yoğun acılara katlanacağını önceden bildiriyordu: “Tanrı, haksızlara teslim ediyor beni, kötülerin kucağına atıyor! Tanrı öfke ile saldırıp parçalıyor beni, dişlerini gıcırdatıyor ana, düşmanım gözlerini üzerime dikiyor!” (Eyüp 16:11, 9)
Günahın bedeli ölmek ve Tanrı’nın gazabı ile yüz yüze gelmek ve Tanrı’nın Müjde’ye iman etmeyi reddeden herkesi gönderdiği cehennemin karanlığına girmektir. Ama İsa her şeye rağmen, Tanrı’nın gazabına bizim yerimizi alarak katlandı, öyle ki biz Tanrı’nın lütfunu alabilelim. Daha önce okumuş olduğumuz gibi, İsa çarmıh üzerinde ölürken, tüm ülkeyi, saat on ikiden saat üçe kadar koyu bir karanlık – aynı cehennem gibi – kapladı. Bu saatler esnasında İsa, yüksek ses ile şöyle bağırdı: “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” Tanrı, sevgili ve biricik Oğlu Mesih’i çarmıhta neden terk etti? Nedeni, sizler ve benim! Nedeni, günahlarımız! İsa çarmıhtayken Tanrı O’nun üzerine günahımızın cezasını, bizim cehennemimizi yükledi. Bu, zihinlerimizin tam olarak kavrayamayacağı çok derin bir gerçektir. Ama her şeye rağmen mutlak kesinliğe sahip olan gerçek şudur: Eğer Rab İsa’ya gerçekten iman ederseniz, kurtulacaksınız ve asla cehenneme gitmeyeceksiniz, çünkü Tanrı, sizi, Kurtarıcının (kefaret eden) kurbanı temelinde doğru olarak sayacaktır. Aynı İbrahim’in oğlunu ölümden kurtaran kurbanlık koyun gibi, İsa Mesih sizi cehennem olarak adlandırılan yerde asla son bulmayacak olan ölümden kurtarmak için öldü.
Tanrı, sizin cehenneminizi İsa Mesih’in üzerine koydu. Buna iman ediyor musunuz? Doğru Kişi İsa Mesih’in sizin günah borcunuzu ödediğine inanıyor musunuz? Yoksa kendi günah borcunuzu ödemek için sonsuzluk boyunca sürecek olan cehenneme mi gideceksiniz? Sonsuzluğu nerede geçireceğiniz sizin kararınıza bağlı. Neyi seçiyorsunuz? Cenneti mi? Yoksa Cehennemi mi?
Bizi dinlediğiniz için teşekkürler. Bir sonraki programımızda sizi bu gün incelediğimiz konudan kesinlikle farklı bir konuyu incelemek üzere tekrar bize katılmaya davet ediyoruz. Tanrı isterse, bir sonraki dersimizde Cennet olarak adlandırılan harika yeri inceleyeceğiz.
Tanrı sizi bereketlesin. Bu gün, Rab İsa’nın şu ciddi sözleri ile sizlere veda ediyoruz:
“Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.” (Matta 7:13, 14)